TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ
Türk kültürü, kökü oldukça eskiye dayanan bir ulusun binlerce yıllık hazinesini ifade eder. Bu kültür, Altay çevresinde doğmuş ve şekillenmiştir. Zamanla üç kıtada gelişmiş ve farklı dokulara kavuşmuştur. Elbette ki ilk günkü saflığını ve duruluğunu bütün kültürler gibi yitirmiştir.
Buna rağmen Türk kültürünü, diğer kültürlerden ayıran çok önemli unsurlar vardır.
Türk kültürünün özelliklerini ele alacağımız bu yazıda, bilimsel (sosyolojik) kaynak olarak Geert Hofstede'nin verilerini ele alacağız.
Türk Kültürünün Özellikleri Nelerdir (Grafik)
Kaynak: GeertHofstede
Geert Hofstede'nin araştırmaları sonucunda, Türk kültürünün özellikleri yukarıdaki grafik ile sayısallaştırılmıştır. Yukarıdaki kavramlara ve ayrıca ulusumuzun belirli karakteristik özelliklerine değineceğiz:
1- Türk kültürü Militaristtir
Orduda onluk sistemi ilk kullanan, dünya savaş tarihinde eşsiz başarılara imza atan, birçok savaş ve manevra tekniğini diğer uluslara tanıtan yarı-göçer Asyalı Türk ulusunun en belirgin özelliği savaşçı-militarist olmasıdır.
Bazı toplumlar dindar, bazısı tüccar, bazısı mimardır. Türk ulusu ise askerdir.
Bu yüzden Türklerde dini kurumların baskın olması beklenmez. Buna en iyi örnek, Tengriciliktir. Tengri inancı, tam da Türk kültürüne uygun bir biçimde geniş ve uyumludur. Tengri inancı toplumun ortasına oturmaz, insanları yönetmez, insanları şekillendirmez.
Yarı-göçer bir yaşam süren Türkler, çocukluktan itibaren at sürmeyi, kılıç kullanmayı, ok atmayı öğrenirlerdi. Geliştirdikleri sporlar dahi, askeri özelliklerini kamçılayan cinstendi. Güreş bunlardan en keyifli olanıdır.
'Bozkırın kuyumcuları' olarak da bilinen Türkler, maden işlemeciliğinde de ustaydı. Asya'nın demircileriydiler. Türklerin en belirgin mesleklerinden birisi de şüphe yoktur ki demirciliktir.
Türkler, demiri-madeni eritmek ve şekillendirmekteki ustalıkları sayesinde, komşularından çok daha hafif ve etkili silahlar üretebiliyorlardı. Türk tipi kılıçlar, oklar ve at koşumları düşmana vurulan darbede oldukça iş görüyordu.
Türklerin savaş teknolojisi, modern çağlara kadar komşularından her zaman üstündü. Osmanlı'nın yükseliş döneminde dahi, büyük şahi topları, Osmanlı tipi tüfenkli silahları ile Türkler; Avrupa'nın korkulu rüyasıydı.
Bütün bu tarihi bilgiler ışığında şunu söyleyebiliriz; Türklerde bir askeri sınıftan ziyade 'ordu-millet' anlayışı hakimdi. Türkler; hazine avcılığı, hükümdarın emri gibi dış zorlamalardan çok, çoğunlukla özbenlikleri için savaşırlardı.
Savaş meydanında her bir Türk eri, kendi için savaşırdı. Kendi yiğitliğini, baturluğunu göstermek için savaş meydanı iyi bir fırsattı. Bu yüzden savaş meydanından kaçma oranı diğer uluslara göre oldukça düşüktü.
Kadın-erkek farketmeksizin savaşçı özellikleriyle ön plana çıkan Türklerde, askerler her zaman kutlu bir konumda olmuş olup askerlik yüceltilmiştir.
Türkiye Cumhuriyetini kuran kadro da asker kökenlidir.
2- Türk Kültürü Feminendir
Türk kültürü, feminen yani kadınsıdır. Bu kavram şöyle açıklanır: Erkeksi kültürlerde hırs ve rekabet önplandadır. Değer görmek için, başarılı olmanız gerekir.
Kadınsı kültürlerde ise toplumdan değer görmeniz için hırslı ve başarılı olmanız gerekmez. Bugün, kültürümüzde bariz bir şekilde gördüğümüz şudur: aşırı sivrilen, çok başarılı olan kişileri çoğunlukla eleştiririz.
Eğer bir insan çok para kazanmışsa; zenginse, çok başarılıysa veya bir şekilde toplumun üstündeyse halkımız tarafından acımasızca eleştirilere maruz kalır.
Yani buradaki kadınsı ve erkeksi kavramları; cesaret vb. gibi anlamda değildir.
Bunun yanında, feminen-maskülen kültür kavramlarını şu şekilde özetleyebiliriz:
İşin püf noktası şudur: Halkı motive eden şey ne? Erkeksi kültürlerde insanları, en iyisi olma fikri motive eder; kadınsı kültürlerde ise yaptığın işi sevmek motive eder.
Türk kültürü bu konuda sınırda bir puan almıştır. Daha çok kadınsı özellik göstermektedir. Ancak erkeksi kapitalist kültürünün dünya üzerindeki hakimiyetinin tırmanmasıyla birlikte, Türk kültürü de muhakkak daha fazla hırs odaklı bir kültür olma yolunda görünmektedir.
3- Türk Kültürü Toplumcudur
Kültürler ayrıca bireyci veya toplumcu olmak özelliğiyle de ayrılır. Bireyci toplumlarda; birey kendi kimliğiyle, başarılarıyla, kaderiyle baş başadır. Her şeyden önce kendi çıkarını düşünür. Kendini kurtarmak için çabalar, kendisi için eylemlerde bulunur.
Toplumcu kültürlerde ise insan, kendinden önce toplumunu düşünür. Toplumun huzuru, mutluluğu ve kalkınması için eylemlerde bulunur. Toplum için özveride yani fedakarlıkta bulunur.
Toplumcu kültürlerde insanlar; akrabalarını, hemşerilerini vb. bağları bulunduğu kişileri korur ve desteklerler.
Türk kültürü bu anlamda, diğer kültürlere göre daha toplumcudur.
Toplumcu kültürlerin dezavantaj gibi görünen yönleri ise şunlardır:
* Kişi, ailesinin ve akrabalarının suçlarından, ayıplarından da mesul tutulur.
* İnsanlar 'el alem ne der?' diye düşünmelidir. Yaptığı eylemlerde, giydiği şeylerde ve konuşmalarında toplumun hakkında ne düşündüğünü de umursamak durumundadır.
Aksi halde toplumdan dışlanır.
4- Türkler, belirsizliğe karşı tahammülsüzdür.
Grafikte de gördüğümüz üzere Türk kültürü, belirsizliğe karşı tahammülsüzdür. Yani karşımıza çıkan yeni bir durumla ilgili ne yapacağımız konusunda oldukça muamma içinde, kaygılı ve endişeli oluruz.
Türk toplumu belirsizlikten kaçındığı gibi hoşlanmaz. Temel nokta şudur; geleceğimizi planlıyor muyuz yoksa rastgele mi yaşıyoruz? Bu anlamda Türkler daha doğaçlama yaşıyor diyebiliriz.
Ülkeyi ziyaret eden yabancılar, bilinmeyen kişilikler, bazı olaylar Türkler için hep şüpheli gözükür.
Sosyal medyada da dikkati çeken bir kaygı vardır. İnsanların algısı şu yöndedir: ortada dönen birçok dolap var!
Bu konuda İlber Ortaylı'nın bir programda bahsettiği şu gerçekliği de aktarmak istiyoruz:
Örneğin Suriye köylüsü, Irak köylüsü umursamazdır. Köyünü ziyaret eden yabancıları hiç umursamaz, kendi işine bakar.
Ama bizim Türk köylüsü öyle mi? Köyün yakınlarında bir yabancı görsün, hele de Avrupalı imajına sahip olsun; köylüler ve muhtar derhal jandarmayı arar. O yabancıyı göz hapsine alır.
---
İşte Türk kültürünün öne çıkan 4 unsuru bunlardır.
Güçler arası mesafe: Üst-ast ilişkisini ifade eder. Türklerde bu ilişki daha soğuk ve uzaktır. Örneğin yakın tarihe kadar üst olarak görülen öğretmenler ile öğrencilerin ilişkileri çok uzaktı. Gücü eline geçirenler ile diğerleri arasında belirgin bir boşluk vardır. Bu güçler arası mesafe gerçekliği, Türkiye'de okullarda kendini halen gösterir. Okul müdürleri, çoğu profesörden bile şişkin egoya sahiptir. Okuldaki diğer görevliler ile ilişkileri bu düzlemdedir.
Uzun vadeli uyum: Toplumun gelişmelere açıklığını ifade eder. Eski ile yeni arasındaki bağlantıya atıfta bulunur bu kavram. Türklerin puanı 46'dır. Yani Türkler geleneklerini korumak taraftarıdır. Topluma giren yeni değerleri birazcık daha zor sindirirler. Birazcık dedik çünkü, 50 puan orta değerdir. 50'nin üzerinde olsaydı, Türk kültürü yeniliklerle uyum içindedir diyebilecektik.
Hoşgörü: Burada hoşgörüyü 'esneklik' olarak da çevirebiliriz. Kastedilen hoşgörü diğer dinlere, insanlara duyulan hoşgörü değildir. Bir kişi, toplum tarafından kontrol ediliyorsa, engellenmeyle karşılaşıyorsa o kültür hoşgörüsüzdür. Eğer kişi, kendi istekleri doğrultusunda hareket edebiliyor, seçimler yapabiliyorsa o kültür hoşgörülüdür. Türk kültürü yine orta bir değer almıştır bu boyutta (49).
TENGRİKEN ULUHAN TAYFUN
TENGRİKEN ULUHAN TAYFUN
Yorumlar
Yorum Gönder